12 Haziran 2017 Pazartesi

Orta Doğu’da Petrol Neden Bu Kadar Çok?

Haziran 2017 itibari ile ortaya çıkan "Katar Krizi" ile yıllardır süre gelen bir Orta Doğu klişesi yine tekrarlandı:

ORTA DOĞU'DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR!

Öncelikle belirtmek isterim ki sömürgecilik anlayışının bizlere yüzyıllık mirası olan "Orta Doğu" coğrafyası bu yazı için;
İran, Irak, Suriye, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Yemen’i içine alan Güneybatı Asya’daki petrol zengini ülkeleri kapsayacaktır.
middle east map ile ilgili görsel sonucu

Orta Doğu’da on ülkenin yüzölçümü dünyanın sadece % 3.4’üne karşılık gelmekte, fakat dünyanın bilinen petrol rezervlerinin % 40'ını ve doğalgaz rezervlerinin ise % 41'ini içermektedir.

Neden Orta Doğu’da bu kadar çok petrol var? Bu yazıda, bahsedilen soru hakkındaki araştırmalar sonucunda edindiğim bilgileri, Orta Doğu’daki petrolün bolluğunu etkileyen jeolojik faktörleri özetleyerek anlatmaya çalışacağım.

 Orta Doğu’daki petrolün bollu ğunu açıklamak için bazı önemli noktaların altı çizilebilir;

  1. Gondwana’nın pasif kıta kenarı üzerinde 500 MY lık bir sedimantasyon tarihçesinin olması;
  2. Sedimantasyonun büyük ölçüde iklimin sıcak ve organik etkinliğin en yüksek düzeyde olduğu 30°K ve 30°G enlemleri arasında olması;
  3. Jura-Kretase süresince Neo-Tetis şelfinin uzunluğu (doğu-batı yönünde) ve genişliği;
  4. Orta Kretase sırasında küresel ısınma, deniz seviyesi yükselmesi ve plankton bolluğu için Orta Doğu’nun uygun paleocoğrafik durumu;
  5. Petrol eğilimli kerojen türleri içeren denizel kökenli kaynak kayaçların varlığı;
  6. Petrol göç yollarının en kısa olduğu rezervuarlara ara tabakalı kaynak kayaçların yakın olması;
  7. Olağanüstü miktarda oluşan petrol için gerekli depolanmayı sağlayan sedimanların (ağırlıklı olarak karbonatların ama aynı zamanda bazı kırıntılıların) olağanüstü bir kalınlığı;
  8. Denizel şeyl ve evaporitlerin her ikisinin de altta, üstte ve sedimanter paket içinde etkin bölgesel örtü biçimindeki varlığı.
  9.  Senozoyik yaşlı Zagros önülke havzasının Tetis şelf çökelleri üzerinde üstüste gelişmiş olması;
  10. Prekambriyen magmatik-metamorfik temelinde bir ince-kabuk tektonik rejimine sebep olan Fanerozoyik sedimanların tabanındaki sünümlü evaporit-şeyl tabakalarının varlığı, ayrıca Arap plakasının göreceli olarak yavaş hareketi, tüm Tetis şelf çökellerini yüzeye çıkarmaması veya birbiri üzerine bindirmemiş olması;
  11. Petrol birikimleri için bol yapısal kapanlar bulunduran tuz domları veya “hafif” Zagros sıkıştırmasıyla oluşmuş büyük “balina sırtı” antiklinaller.
MİDDLE EAST OİL field MAP ile ilgili görsel sonucu


HER ŞEY GONDWANA İLE BAŞLADI

Yaklaşık 542 Milyon Yıl (MY) önceki Proterozoyik devirden Kambriyen devrine geçişi, bu bölgenin petrol kaynakları için geniş kapsamlı sonuçlarıyla Orta Doğu’nun jeolojik tarihçesinde yeni bir dönem açmıştır. 

Yaklaşık 700 MY ile 600 MY zaman aralığında Afrika’nın kuzeydoğu kenarı boyunca okyanus yitimi ve mikro-kıta çarpışmasının ardından Orta Doğu’nun temel kayacı (Nubiyan-Arap kalkanı) oluşmaya başlamıştır.

Bu olay, Afrika, Hindistan, Avustralya, Antarktika ve Güney Amerika’yı içine alan diğer bazı çarpışmalarla birlikte güney yarımkürede Gondwana süper kıtasını bir araya getirmiştir.

İlgili resim

Orta Doğu’nun Neo-Tetis Okyanusu'nun sıcak ekvator suları altında ve Gondwana’nın pasif kenarının parçası iken Erken Jura’daki (200 MY) Dünya paleocoğrafyası.

Üçgen şekilli Neo-Tetis Okyanusu’nun batı ucu sınırlı, fakat doğuya doğru açık, geniş ve uzun bir şelfe sahipti. Alize rüzgarları ve Neo-Tetis okyanusu akıntıları (planktonlar için besinlerin birikmesi) karbonatlar ve organikçe zengin  kalın kaynak kayaçların birikimine avantaj sağlamış ve bu koşullar Orta Doğu’da Geç Kretase devrine kadar hüküm sürmüştür.

RİFTİN ÖNEMİ

Gondwana’nın kuzey kenarını dalgalarıyla yalayan Tetis Okyanusu, tek bir okyanus değildi, aksine Proto-Tetis (İnfrakambriyen-Karbonifer), Paleo-Tetis (Ordovisiyen-Jura) ve Neo-Tetis (Permiyen-Paleosen) olmak üzere en azından üç okyanus havzası gelişmişti. Tetis’in bu birbirini izleyen gelişimi, kıta parçalarının zincirleme olarak Gondwana kenarından parçalanarak uzaklaşması ve eski-Asya kıtasına eklenmek üzere kuzeye doğru sürüklenmesiyle gerçekleşmiştir. Her bir Tetis okyanusunun açılması Ortadoğu’da İnfrakambriyen (Edikaran-Kambriyen geçiş periyodu) Ordovisiyen, daha sonra Permiyen döneminde kıtasal riftleri meydana getiren gerilme tektoniğinin eşliğinde olmuştur. Bu rift havzaları, bölgedeki petrol oluşumu için uygun yerler olarak kabul edilir.

TETİS OKYANUSUNUN BÜYÜK MİRASI

Paleozoyik sonunda Gondwana, Lavrasya (Avrupa+Asya) ile birleşerek en büyük süperkıta, Pangea’yı oluşturdu. Bu sırada Proto-Tetis de kapandı ve Neo-Tetis açılmaya başladı. Geç Kretase’de, Neo-Tetis okyanusu, eski-Asya’nın güney kenarının altına (Anadolu-İran-Tibet kenarı boyunca) dalmaya başlamış ve Eosen’de okyanus tamamen ortadan kayboluncaya kadar boyutu daralmış ve yerini yükselen Bitlis-Zagros-Himalaya dağları önünde gelişen bir önülke havzasına bırakmıştır.


Orta Doğu petrolünün %70 den fazlası Jura-Kretase sedimanlarından (Fanerozoyik devrinin %30 dan azına karşılık gelmekte) üretilmektedir. Bu zengin kaynak kayaçlarını açıklamak için Jura ve Kretase dönemindeki Neo-Tetis şelfinin genişliğini ve konumunu dikkate almamız gerekir. Neo-Tetis o dönemde sıcak, organikçe zengin Ekvator’a yakın konumda bulunmaktaydı; Şelf 2000-3000 km lik bir genişliğe ve en az onun iki katı bir uzunluğa sahipti.

KÜRESEL ISINMA DA DEVREDE

125-85 MY arasında şiddetli bir küresel ısınma dönemi olduğunu göstermektedir. Bu olgu, orta-geç Kretase dönemindeki en yüksek deniz seviyesinin kanıtı olan istifle örtüşmektedir. Sıcak iklim, yükselmiş konumlu denizlerin ve okyanusların azot, fosfor ve karbon içeriklerindeki artışlar, o dönemde çökelen denizel sedimanların organik açıdan zenginleşmesinde başlıca bir etken olmuş, bu da dolayısıyla plankton popülasyonlarında ölçülemeyecek kadar çok bir yayılmaya yol açmıştır. Bu olaylardan en çok Neo-Tetis faydalanmış, ayrıca Orta Doğu doğru zamanda doğru konumda olmuştur.

Orta Doğu’nun Mesozoyik karbonatlarını iki gruba ayrılmıştır: 

Birinci grup 30 ile 100 metre arasında değişen kalınlıkta tekrarlanmalı (”katlı pastalar”) karbonat yokuşları (kırıntılı killi tabakalarla karışık) kırıntılılar havzaya getirildiğinde deniz çekilmeleri (regresyon) sırasında çökelmiştir. 

İkinci grup Deniz ilerlemesi (transgresyon) koşulları altında çökelmiş olan platform karbonatları veya ayrımlaşmış şelf karbonatı, ayrımlaşma karbonat-evaporit platformlarından yüksek enerjili kıyılarla ayrılmış oksijensizliğe mahkum (sediman eksikliği) havzalarla belirlenir.

Petrol açısından verimli/zengin kaynak kayaçlar ikinci gruba dahildir. 

Orta Doğu’nun kireçtaşı ve dolomit rezervuarları oldukça iyi geçirgenliğe ve gözeneğe sahiptir. Birincil gözeneklilik, Orta Doğu’da oldukça geniş yayılımlı Üst Jura yaşlı Arab Formasyonu gibi pakettaşları ve tanetaşlarında iyi korunmuştur. Dünya’nın en büyük petrol sahası olan Suudi Arabistan’ın Ghawar sahasındaki Arap Formasyonu’nun iki verimli üyesi (C ve D ZONU), sırasıyla 30 m ve 80 m kalınlığa ve % 20 gözenekliliğe sahiptir.

Birleşik Arap Emirliği’nde aynı formasyonun kalınlığı 130 ile 240 m ve gözenekliliği ise % 10-30 arasında değişmektedir. Buna ek olarak, Zagros deformasyonu, kalınlıkları 120-480 m arasında değişen ve %8-24 lük bir gözenekliliğe sahip doğu Irak’taki (Jerribe Formasyonu) ve GB İran’daki Oligosen-Miyosen kireçtaşları (Asmari Formasyonu) gibi, özellikle çimentolu kireçtaşlarında geçirgenliği artırıcı çatlak/kırık ağları oluşturmuştur. 

YÜZYILLIK KOMPLO: TÜRKİYE PETROLLERİ

Orta Doğu’ya hep komşu olan Türkiye’nin petrol ve doğalgaz enerji kaynakları açısından potansiyeli
daima tartışılmıştır. Yeterli teknik/bilimsel bilgiye sahip olmayan toplum tarafından değişik komplo senaryoları üretilerek, bu doğal enerji kaynakları “yeterince araştırılmıyor” ya da “bulunan petrol/doğalgaz üret(tir)ilmiyor” şeklinde yorumlanmıştır.

Türkiye anakarasında, kısıtlı da olsa petrol ve doğalgaz açısından potansiyel bazı sahalar bulunmasına rağmen, Orta Doğu kadar verimli olmamasının başlıca nedeni, genellikle son 65 milyon yıldan bu yana Türkiye ve yakın dolayını da şekillendiren jeolojik süreçlerden kaynaklanmaktadır. 

Özellikle son 5 milyon yıldan bu yana Arap-Anadolu plakalarının tıpkı “kafa kafaya” çarpışması şeklinde gelişen genç jeodinamik olaylar, Türkiye’nin kıvrımlı ve kırıklı bir yapı kazanmasına neden olmasının yanı sıra, fiziki coğrafyasının da şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır.

Yer kabuğundaki bu türden genç jeodinamik olaylar, potansiyel bölgelerdeki petrol ve doğalgazın oluşumu, göçü ve içinde birikebileceği jeolojik formasyon ve yapıların oluşması için belirli bir aşamaya kadar olumlu katkı koyarken, bu süreçlerin durmaksızın devam etmesi halinde de, bölgenin petrol sisteminin olumsuz etkilenmesine de neden olabilmektedir. Türkiye’nin, özellikle GD Anadolu bölgesinin son 5 milyon yılda yaşamış olduğu bu genç kabuksal deformasyon, bölgenin petrol sistemini olumlu etkilediği aşamasını çoktan aşmış ve olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.

 
harita link : http://www.guneyyildizi.com.tr/en/oil-gas-in-turkey/

1 Mayıs 2017 Pazartesi

Harita - "Her Ülkenin Wikipedia Sayfasında Yinelenen En Çok Söz"

2017 yılı Nisan ayı sonu itibari ile BTK tarafından Türkiye'de Wikipedia'ya erişim durduruldu.

Bu notu iliştirdikten sonra Amiantedeluxe isimli bir Reddit kullanıcısının oluşturduğu haritaya bir göz atalım istedik. Haritanın başlığı ise  "Her Ülkenin Wikipedia Sayfasında Yinelenen En Çok Söz"


kaynak linki : http://imgur.com/G7S03Kq

Yukarıdaki harita, her ülkenin İngilizce Vikipedi sayfasında hangi kelimenin en sık göründüğünü gösterir. Örneğin, Kanada hakkındaki Wikipedia sayfasında 'Quebec' kelimesi diğerlerinden daha sık görünür.

Peki Türkiye için çıkan sonuç nedir?

Osmanlı (Ottoman)


Komşularımızdan,

Yunanistan için  "Atina (Athens)"
Bulgaristan için "Ulusal (National)"
Gürcistan için "Rus (Russian)"
Azerbaycan için "Bakü"
Suriye için "Arap" çıkan sonuçlar arasındadır.

Bu haritada birkaç ilginç bulgu var. Örneğin,

*Kuzey Kore sayfasında 'Güney' en sık görülürken, Güney Kore için 'Kuzey' en sık görülüyor.

*İngiltere sayfasındaki en yaygın kelime 'İrlanda'dır ancak İrlanda sayfasındaki en yaygın kelime' Devlet'tir.

*Eski Sovyetler Birliği ülkelerinin çoğunun en yaygın sözü "Sovyet" kelimesidir.

*'Dünya' Avrupa'daki en yaygın kelimedir ve muhtemelen Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan kaynaklanmaktadır.

*Amerika Birleşik Devletleri'nin en yaygın sözü "Savaş" olması sanırım kimseyi şaşırtmayacaktır.

3 Ocak 2016 Pazar

Antik Dünya'nın İlk Haritası

Bu defa Anaksimandros'a ait ilk haritayı masa üzerine yatırıyoruz.


AnaximanderRelief.jpg

Anaksimandros da kim?

Ἀναξίμανδρος: Miletos'da (bildigimiz Milet iste) Sokrates öncesi dönemde yaşamış İyonyali bir filozoftur. Thales'in öğrencisidir. 

(capslerden hatirladiniz degil mi, itiraf edin)

“Varlığın aslı esası nedir?” sorusu ile yola cikan bu bilgi insani, “evrenin kaynağı nedir?” sorusuna varmistir. 

Hocasi Thales’in bu sorulardan ilkine verdiği yanıt bir yönüyle dinî tutumlara, 
diğer yönüyle içinde yaşadığı dünyayla ilgili kişisel gözlemlerine dayanmaktaydı. Varligin esasi Su olmaliydi. 

Suyun canlılar için taşıdığı büyük öneme vurgu yapmış olması bu gözlemlerinin neticesindeydi. 
Thales, suyun canlılar için taşıdığı büyük önemi
 vurgulamasının yanı sıra, varolanların sudan nasıl meydana geldiğini ise pek açık olarak ifade etmemiştir.

Güneş’in doğuşu ve batışının açıklanmasına yönelik Thales tarafından geliştirilmiş olan ve 
dünyanın su üzerinde yüzen bir tepsi biçiminde olduğu anlayışına dayalı olan açıklamaya alternatif olmuştur.

 Thales’in getirdiği açıklamada
 Güneş’in doğuşu ve batışı arasında kalan zamanda Güneş’in 
görünmemesinin nedeni olarak dağların ardında kalması ve insanlar bu yüzden Güneş’i görmeden tekrar doğuya geçtiği yolundaydı. 

Anaksimandros’a göre ise dünya düz bir tepsi değil fakat genişliği yüksekliğinin üç katı olan bir sütun şeklindedir. Güneş’in batması esnasında, 
Güneş bu sütunun arkası nda kaybolmakta, doğması esnasında da sütunun diğer yüzünden ortaya çıkmaktadır. 

Anaksimandros belki de dünya bilim tarihinde cigir acan ilk düsünce atilimini gerceklestirecektir. Hocasi Thales"in aksine evrenin arkhesi (özü) SU degil ‘sonsuz’dur. (Apeiron) 

Anaksimandros şunu fark etti:eğer yeryüzünü su tutuyorsa,suyu da başka bir seyin tutması gerekir ve bu böyle sonsuza dek gider.bu durumda mantıksal olarak geriye gidebiliriz. 

Anaksimandros, bu sorunu şöyle çözdü:"yeri tutan bir şey yoktur!"

Anaksimandros’un astronomiyle ilgili olarak geliştirdiği dördüncü önemli düşünceyse bir sütun olarak belirttiği dünyanın herhangi bir dayanak olmaksızın evrenin merkezinde ve boşlukta hareketsiz olarak duruyor olduğudur. 

Anaksimandros boşlukta hareketsiz olarak durmayı, dünyaya etki eden bütün güçlerin birbirlerini eşitlemesi sonucunda ortaya çıkan bir durum olarak tasarlar. 


Strabon , Anaksimandros'un "dünya haritasi" hazirlayan ilk kartograf oldugunu iddia ederler. 
 Daha sonralari baska bir Iyonyali tarihci ve cografyaci Miletli Hekatyus, bu ilk haritadan esinlenerek, daha detayli bir versiyonunu yayinlayacaktir.


Harita basit ve anlaşılır lakin Phasis Nehri de ne ola?

Rioni river - Georgia (Europe).jpg

Günümüz Gürcistan'ında bulunan bir nehirdir. Gürcüler Rioni Nehri adını vermektedir.


Phasis Nehri'nin özellikle belirtilme sebebi ise Argonotlar Miti ile ilgilidir.

rgonotlar (Antik Yunanca: Ἀργοναῦται, Argonautai) Yunan mitolojisinde Truva Savaşı'ndan önceki yıllarda yaşamış kahraman bir grup.

Jason'ın Altın Post'u bulmak için Colchis'e gidişini konu alan bir mitte yer alırlar. 

Kahramanların ismi bindikleri gemi olan Argo'dan gelir. 
Geminin adı ise yapan kişi olan Argus'tan gelir. "Argonotlar" kelime anlamı itibariyle "Argo denizcileri" anlamına gelir.



Efsane, tesalya 'da iolkos kralı aison 'un iktidar yükünden bıkıp devlet dizginlerini, oğlu iason 'un erişkinliğine kadar kardeşi pelias' a bırakmasıyla başlar. pelias tek sandaletli bir adama karşı uyarılmıştır ve iason yetişkin bir insan olup tahtta hak iddia etmeye geldiğinde birini yolculuk sırasında kaybettiği için saraya tek sandaletle gelir. 

iason'dan korkan ve tahttan da inmek istemeyen pelias onu iolkos'tan belki de ebediyen uzaklaştırmak için bir hileye başvurur. iason'a iktidarı almadan önce uzaklardaki kolkhis' ten ailesine ait olan efsanevi altın postu geri getirmesi gerektiğini söyler. iason bu yolculuğa çıkmayı kabul eder. 

argo adını verdiği sağlam bir gemi yaptırır, aralarında theseus, herakles ve orpheus gibi kahramanların ve yarı tanrıların bulunduğu bir mürettebat toplar. bilinmeyen sularda tehlikeli bir yolculuktan sonra iason ile argonotlar' ı kolkhis'e varırlar. burada kral aietes, iason'un bir dizi sınavdan geçtiği takdirde altın postu alabileceğini söyler. iason sınavları geçer, altın postu alır ve yine aynı derecede tehlikeli bir yolculuktan sonra kendi krallığına döner.



25 Ekim 2015 Pazar

Kaç EREĞLİ Var Yurdumda ve Neden EREĞLİ İsmi ?

Belki dikkatinizi çekmiştir.
Kah bir yolculuk esnasında, kah bir atlasta yurdum haritalarını incelerken...

Marmara'da,

Tekirdağ location Marmara Ereğlisi.svg 

Karadeniz'de

ve de
İç Anadolu'nun bozkırında


hep bir EREĞLİ adında ilçemiz var.

Peki nereden geliyor bu EREĞLİ sevdası?



Ereğli adını;
 Bizans İmparatoru Herakliyüs'tan alır, bu ad ise Yunan mitolojisinde yarı tanrılaşmış bir kahraman olan Herakles'ten nam-ı diğer Herkül'den gelmektedir.

 “Heraklius” kelimesi zaman içinde Türkçenin ses yapısına uygun olarak EREĞLİ'YE dönmüştür.

Solidus-Heraclius-sb0764.jpg

Kim bu HERAKLEIOS ?


Herakleios veya Heraklius (Yunanca: Ηράκλειος, Hērakleios Latince: Flavius Heraclius Augustus) 5 Ekim 610 ile 11 Şubat 641 tarihleri arasında Doğu Roma İmparatoru olarak hüküm sürdü.

İmparatorlukta bu dönemde hissedilen Latin etkisinin yerini Yunan etkisi almıştır.Ailesinin Ermeni asıllı olması kuvvetle muhtemeldir. İmparator Mavrikios döneminde, 590 yılında Sasani tahtına geçen asi general Behram Çubin ile savaşan Roma ordusunda kilit rol üstlenen Yaşlı Herakleiosun oğlu olduğu sanılmaktadır. Savaştan sonra Mavrikios Yaşlı Herakleiosu Kartaca'da Afrika ekşarjlığına atadı. Bu nedenle Herakleios'un doğum yeri kesin olarak bilinememekteyse de Roma Afrikası'nda büyümüş olduğu sanılmaktadır. Bir rivayete göre bir delikanlıyken aslanlarla gladyatör dövüşleri yapmıştı.


Heraclius Kuzey Afrika coğrafyasında yıllarını geçirmiş, bütün Anadolu ve Kafkasya'yı karış karış gezmiş, imparatorluğun bütün Süryani kiliselerini tamir ettirdiği için süryani kronikçileri de bayağı methetmiştir kendisini. Öyle ki Büyük Konstantin haricinde imparatorluğun her tarafını bu kadar gezen başka bir imparator da çıkmamış. hatta Heraclius, Büyük Konstantin'den daha fazla yer gezmiş.

Bu gezilerinden dolayı olmalı ki Doğu Roma (Bizans demeyin İlber Reis sizi fena haşlar!!) memleketinde bir çok şehir ONUN ADI ile onurlandırılmıştır.

Bu şehirlerin adı da Türkçe ses özelliklerine binaen:

Herakle > İrakle > Eregle > Eregli > Eregliyye > Ereğli şeklini almıştır.


25 Ağustos 2015 Salı

Haritalara Olan Güveni Sarsan Projeksiyon : MERKATOR


Dünya düz degil malum...

Hani su bizlere ezberletilen sekli ile 
kutuplardan basik ekvatordan siskin olan 

-Not: Geoid derseniz ortamlarda havaniz olur!!-

yerküre,
haritacilarin kabusu olmustur.

Zira düz bir kagida 2 boyutlu olarak Dünya'yi tasimaya calisan bu insanlar icin
hic de kolay bir görev degildir, 
ölceklenebilir ve %100 dogrulukla bir cografyayi haritalamak...


Bu haritalara asinasiniz...



----------------------
Bu tür haritalar
MERKATOR PROJEKSIYONU
adi verilen bir yöntemle cizilmektedir.

Belcikali matematikci ve kartograf (nam-i diger haritaci)
GERARDUS MERKATOR 
tarafindan 1500lerin ortalarinda gelistirildi.

(saygiyla aniyoruz...)

Bu amca 1569 yilinda kendi gelistirdigi projeksiyon ile
 bir de 
dünya haritasi cizmistir..


PEKI NEDIR MERKATOR PROJEKSIYONUN ESPRISI?

Merkator projeksiyonu,
 Ekvator etrafında
 bir siferoide(https://en.wikipedia.org/wiki/Spheroidteğet olan 
ve
 bir silindir üzerine ölcekli olarak teşkil edilen bir 
silindirik harita projeksiyonudur.

 Bu projeksiyona göre
 enlemler arasındaki açıklıklar,
 herhangi bir yerdeki küçük bir sahada ölçek, 
bütün istikametlerde aynı kalacak şekilde tayin edilir.


Merkezinde bir ışık kaynağı bulunan küresel dünyanın,
 ekvatoruna 
teğet olarak geçirilen bir silindir vasıtasıyla
 harita elde edilmesini sağlayan bir projeksiyondur.

 Merkator projeksiyonuna sahip olan haritalarda
 sadece ekvatora yakın olan bölgelerde doğru sonuçlar alınır

Kutuplara doğru gittikçe şekiller bozulur. 

Örneğin 7.700.000 mil karelik bir sahaya sahip Güney Amerika ile 800.000 mil karelik Grönland adası aynı büyüklükte görünür.

Mesafeler ve sahalar dolayısıyla şekiller, kutuplar civarında aşırı derecede bozuktur.

Central Cyclindrical

Paraleller
(Bu paraleller baska paraleller aman akliniz baska yere gitmesin :)), 
birbirine parelel olmasına rağmen kutuplara doğru gittikçe araları açılır. 

60 derece paralelindeki, paralel dairelerinin birbirinden olan uzaklıkları
ekvatordakilerin iki mislidir.

 Ekvatorda 1: 1.000.000 ölçekli olan harita, 60'ıncı paralel dairesinde 1: 500.000 ölçeklidir.

 80'inci paralel dairesinde ise ölçek, 6 katına çıkar.

 Bu nedenden, 80'inci paralel dairesinden kutuplara kadar olan kısmın haritaları yapılmaz.


ve yazinin BONUSU OLARAK BIR DE VIDEO..
keyifli seyirler...



Özetle
MERKATOR PROJEKSIYONU 
budur...

Daha onlarca harita projeksiyonu var..

Bir dahaki projeksiyonda bulusmak üzere..


12 Temmuz 2015 Pazar

Konuya Fransiz kalamayan Ülkeler

Bugün 
etimoloji ve filolojinin coğrafyasına 
bir göz atacağız.



Dünyanın bir çok dilinde "anlatılan mevzuyu anlamama"yı dile getiren deyimler mevcut..

Türkçe'de bu tür bir durumla karşı karşıya kaldığımızda; Türk Dil Kurumu'na göre

§  Fransız kalmak
1) anlatılan bir konuyu anlayamamak; 2) herhangi bir konudan uzak kalmak.

“Fransız kalmak” deyimini Türkçeye ünlü sosyalist düşünür Hikmet Kıvılcımlı kazandırdigi iddia edilmektedir.
Marksizm incelemelerinde ‘üç kaynak’ olarak adlandırdığı İngiliz ekonomi politiği, Fransız sosyalizmi ve Alman felsefesi üzerinde duran Kıvılcımlı, Türkiye sol hareketleri üzerine bir değerlendirmesinde “devrimci pratiğe önem vermek ve teoriyi ihmal etmek” anlamında “Fransızca konuşmak” ifadelerini kullanmıştı. Kıvılcımlı’nın Türk solunun teoriye aldırış etmemesini vurgulamak için de “Fransız kalmak” deyimini kullandı.(Kaynak: http://t24.com.tr/haber/fransiz-kalmak-deyimi-nereden-geliyor,139126)


§  anladımsa arap olayım
tkz. “hiçbir şey anlamadım” anlamında kullanılan bir söz.

deyimlerini kullanıyoruz.

Şimdi de diğer milletler hangi milletlerin adını kullanarak "anlamadıklarını" dile getiriyor, bir göz atalım:

İngilizce'de "That's Greek to me." deyimi kullanılmakta.
Norveçliler de aynı şekilde "Det er helt gresk for meg." deyimini kullanıyor.
Diğer bir İskandinav ülkesi İsveç'te de "Det är rena grekiskan." "That is Greek to me" manasında kullanılıyor.

Bu deyimlerde ön plana çıkan husus Yunan Alfabesinin, Latin alfabesinden farklılığı...

Avrupa'nın diğer bir çok dilinde "Çince ve Çin" mefhumu kullanılarak bu durum ifade edilmektedir.

Çin coğrafyasının çok uzaklarda olması ve de dilin kendisinin çok zor öğrenilebilir oluşu, böylesine deyimlerin oluşmasında katkısı olduğu düşünülmekte..


Arnavutça "Mos fol kinezce"
Arapça ".يتحدث باللغة الصينية"
Bulgarca "Все едно ми говориш на китайски."
Felemenkce "Dat iş Chinees voor mij."
Fransızca "C'est du chinois."
Almanca "Spreche ich chinesisch?"
Yunanca "Αυτά μου φαίνονται κινέζικα."
Macarca "Ez nekem kínai."
Letonca "Tā man ir ķīniešu ābece"
Rumence "Parcă e chineză."
İspanyolca "Está en chino"
Ibranice "זה סינית בשבילי"

Peki Çinliler bu konuda ne düşünüyor?


聽起來像鳥語。/ 听起来像鸟语。 : Bu söylenen Kuşların dilinde
這是鬼畫符嗎?/这是鬼画符吗? : Bu yazılan Hayaletlerin sözü

demek suretiyle bilinmezliklere atıf yapıyorlar.

Bir çok Slav dilinde de "İspanyolca" metaforu kullanılıyor. Örneğin;

Hırvatça "To su za mene španska sela."
Çekçe "To je pro mě španělská vesnice."
Makedonca "За мене тоа е шпанско село"
Sırpça "То су за мене шпанска села."
Slovakça "To je pre mňa španielska dedina."
Slovence "To mi je španska vas"

ve son olarak
Mevzuya TÜRK kalanlar var mı?

elbette var!

Kıbrıslı Rumlar : Εν τούρτζικα που μιλάς; "Sen Türkçe mi konuşuyorsun?" deyimi ile,
İtalyanca'nın Venedik lehçesinde : Par mı xe turco. "Bu bana çok Türkçe.." deyimi ile

Türkçe'ye "anlaşılmazlık" göndermesinde bulunmaktadır.

21 Haziran 2015 Pazar

Türkiye'nin İller serüveni...1923'ten Bugüne...

Kaç adet ilimiz var?
Evet doğru bildiniz : 81 adet ilimiz var.

Şu an için...


Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana 
il olan ilçeleri, ilçe olan illeri
bir inceleyelim istedik.


Genç cumhuriyet 71 il ile yola çıktı bu serüvene...

1924 yılında : Artvin - Kars - Ardahan il yapıldı.

1926 yılında ise 74 olan il sayısı 63'e düşürüldü. 
Üsküdar,Beyoğlu,Çatalca,Gelibolu,Ardahan, Muş, Dersim, Siverek, Ergani ve Kozan 
ilçeye dönüştürüldü. Şeyh Sait isyanlarından sonra, Bingöl ilinin merkezi olan “Genç” ilçesi, ilçe yapılmış ve günümüzdeki Bingöl iline bağlanmıştır.

1927 yılında, Ağrı isyanları sonucunda, “Doğubayazıt” ili, ilçe yapılmış ve kazası olan “Karaköse” yani “Ağrı” iline bağlanmıştır.

1929 yılında ise ilginç bir oyuncu değişikliğine sahne olduk : Bitlis İli İlçe haline, Muş İlçesi il haline getirildi.

1933'te ise illeri ilçeye dönüştürmeye devam ettik : 
Aksaray, Cebelibereket(Osmaniye), Artvin, Şebinkarahisar, Hakkari İlçe oldu. 
Mersin ve Silifke illeri birleştirilerek İçel ili kuruldu.

1936'da Artvin, Dersim ve Hakkâri tekrar il oldu, yine aynı yıl Dersim'in adı Tunceli olarak değiştirildi. Dersim hakkındaki kanun ile “Hozat” il merkezi ilçe yapılmış ve günümüzdeki “Tunceli” iline bağlanmıştır.

1939 yılında Hatay'ın anavatana ilhakı ile 63. ilimiz oldu.

İdari bölünmemizde uzun bir sessizlik sonrası 1953 yılında Uşak İl oldu. Kırşehir İlçeye dönüştürüldü.

Kırşehir'in hikayesi ise ilginçtir : 20 Temmuz 1954 tarihinde Osman Bölükbaşı'yı tekrar Cumhuriyetçi Millet Partisi'nden milletvekili seçtiği için Kırşehir ilçe yapıldı 
Adnan Menderes konuyla ilgili mecliste 'Türkiye’nin hiçbir vilayetinde yüzde 3’ten fazla oy almayan bir partiye mensup milletvekilini iki seçimde de seçen Kırşehir’in, bir içtimai ve siyasi bünye itibariyle anormallik göstermekte olduğunu inkár etmek mümkün değildir, evet biz açık konuşuruz’ şeklinde konuşmuş ve Osman Bölükbaşı da cevaben; "Vilayeti kaldırdınız, bizi de kaldırın da zulmünüz tamam olsun" demiştir.)Nevşehir il, Kırşehir de Nevşehir iline bağlı bir ilçe haline getirilmiş Çiçekdağı ilçesi Yozgat'a, Kaman Ankara'ya, Hacıbektaş, Mucur ve Avanos da Nevşehir'e bağlanmıştır.
Kırşehir, 1 Temmuz 1957'de yine Adnan Menderes hükümeti tarafından tekrar il hâline getirilmiş ve Yozgat'ın Çiçekdağı, Ankara'nın Kaman ve Nevşehir'in Mucur ilçeleri tekrar dâhil edilmiştir.

1954'te Adıyaman , Sakarya, Nevşehir İlleri kuruldu. Yukaridaki Kırşehir vakasına benzer şekilde Adıyaman da Malatya'dan koparılarak il yapılşmıştır. 

Bu tür siyasi il ilçe değişimleri hakkında bkn: Politika'nın Cografî Hilesi..."GERRYMANDERING"...

1957'de Kırşehir' in il statüsü geri verildi.

Bu yıldan sonra tekrar otuz iki yıl boyunca il sayısında herhangi bir değişiklik olmadı.


Ta ki 1989'da Aksaray, Bayburt, Karaman ve Kırıkkale il yapılana değin..

 1990'da Batman ve Şırnak
 1991'de Bartın
1992'de Ardahan ve Iğdır
1995'te Yalova, Karabük ve Kilis.

Yalova'nın il olma müjdesini dönemin siyasetçesi Tansu Çiller şu diyalogla vermiştir:
“-sevgili yalovalılar… yedi yedi daha ne eder?
-on döört!!
-hayır… yedi yedi daha ne eder?
-kırk dokuuz!!!
-hayır… bugün günlerden ne?
-cumartesii!!
-hayır… bugün ayın kaçı?
-yedisii!!
-aylardan ne?
-temmuuz!!
-yedi yedi daha ne eder?….
- ??? 
(Yalova Plaka Kodu:77)”

1996'da Osmaniye il oldu. Böylece il sayısı seksene tamamlandı.

Ülkemizin il sayısı, Aralık 1999'da Düzce'nin il olması ile günümüzdeki 81 illi halini aldı.


Orta Doğu’da Petrol Neden Bu Kadar Çok?

Haziran 2017 itibari ile ortaya çıkan "Katar Krizi" ile yıllardır süre gelen bir Orta Doğu klişesi yine tekrarlandı: ORTA DOĞ...