12 Haziran 2017 Pazartesi

Orta Doğu’da Petrol Neden Bu Kadar Çok?

Haziran 2017 itibari ile ortaya çıkan "Katar Krizi" ile yıllardır süre gelen bir Orta Doğu klişesi yine tekrarlandı:

ORTA DOĞU'DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR!

Öncelikle belirtmek isterim ki sömürgecilik anlayışının bizlere yüzyıllık mirası olan "Orta Doğu" coğrafyası bu yazı için;
İran, Irak, Suriye, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Yemen’i içine alan Güneybatı Asya’daki petrol zengini ülkeleri kapsayacaktır.
middle east map ile ilgili görsel sonucu

Orta Doğu’da on ülkenin yüzölçümü dünyanın sadece % 3.4’üne karşılık gelmekte, fakat dünyanın bilinen petrol rezervlerinin % 40'ını ve doğalgaz rezervlerinin ise % 41'ini içermektedir.

Neden Orta Doğu’da bu kadar çok petrol var? Bu yazıda, bahsedilen soru hakkındaki araştırmalar sonucunda edindiğim bilgileri, Orta Doğu’daki petrolün bolluğunu etkileyen jeolojik faktörleri özetleyerek anlatmaya çalışacağım.

 Orta Doğu’daki petrolün bollu ğunu açıklamak için bazı önemli noktaların altı çizilebilir;

  1. Gondwana’nın pasif kıta kenarı üzerinde 500 MY lık bir sedimantasyon tarihçesinin olması;
  2. Sedimantasyonun büyük ölçüde iklimin sıcak ve organik etkinliğin en yüksek düzeyde olduğu 30°K ve 30°G enlemleri arasında olması;
  3. Jura-Kretase süresince Neo-Tetis şelfinin uzunluğu (doğu-batı yönünde) ve genişliği;
  4. Orta Kretase sırasında küresel ısınma, deniz seviyesi yükselmesi ve plankton bolluğu için Orta Doğu’nun uygun paleocoğrafik durumu;
  5. Petrol eğilimli kerojen türleri içeren denizel kökenli kaynak kayaçların varlığı;
  6. Petrol göç yollarının en kısa olduğu rezervuarlara ara tabakalı kaynak kayaçların yakın olması;
  7. Olağanüstü miktarda oluşan petrol için gerekli depolanmayı sağlayan sedimanların (ağırlıklı olarak karbonatların ama aynı zamanda bazı kırıntılıların) olağanüstü bir kalınlığı;
  8. Denizel şeyl ve evaporitlerin her ikisinin de altta, üstte ve sedimanter paket içinde etkin bölgesel örtü biçimindeki varlığı.
  9.  Senozoyik yaşlı Zagros önülke havzasının Tetis şelf çökelleri üzerinde üstüste gelişmiş olması;
  10. Prekambriyen magmatik-metamorfik temelinde bir ince-kabuk tektonik rejimine sebep olan Fanerozoyik sedimanların tabanındaki sünümlü evaporit-şeyl tabakalarının varlığı, ayrıca Arap plakasının göreceli olarak yavaş hareketi, tüm Tetis şelf çökellerini yüzeye çıkarmaması veya birbiri üzerine bindirmemiş olması;
  11. Petrol birikimleri için bol yapısal kapanlar bulunduran tuz domları veya “hafif” Zagros sıkıştırmasıyla oluşmuş büyük “balina sırtı” antiklinaller.
MİDDLE EAST OİL field MAP ile ilgili görsel sonucu


HER ŞEY GONDWANA İLE BAŞLADI

Yaklaşık 542 Milyon Yıl (MY) önceki Proterozoyik devirden Kambriyen devrine geçişi, bu bölgenin petrol kaynakları için geniş kapsamlı sonuçlarıyla Orta Doğu’nun jeolojik tarihçesinde yeni bir dönem açmıştır. 

Yaklaşık 700 MY ile 600 MY zaman aralığında Afrika’nın kuzeydoğu kenarı boyunca okyanus yitimi ve mikro-kıta çarpışmasının ardından Orta Doğu’nun temel kayacı (Nubiyan-Arap kalkanı) oluşmaya başlamıştır.

Bu olay, Afrika, Hindistan, Avustralya, Antarktika ve Güney Amerika’yı içine alan diğer bazı çarpışmalarla birlikte güney yarımkürede Gondwana süper kıtasını bir araya getirmiştir.

İlgili resim

Orta Doğu’nun Neo-Tetis Okyanusu'nun sıcak ekvator suları altında ve Gondwana’nın pasif kenarının parçası iken Erken Jura’daki (200 MY) Dünya paleocoğrafyası.

Üçgen şekilli Neo-Tetis Okyanusu’nun batı ucu sınırlı, fakat doğuya doğru açık, geniş ve uzun bir şelfe sahipti. Alize rüzgarları ve Neo-Tetis okyanusu akıntıları (planktonlar için besinlerin birikmesi) karbonatlar ve organikçe zengin  kalın kaynak kayaçların birikimine avantaj sağlamış ve bu koşullar Orta Doğu’da Geç Kretase devrine kadar hüküm sürmüştür.

RİFTİN ÖNEMİ

Gondwana’nın kuzey kenarını dalgalarıyla yalayan Tetis Okyanusu, tek bir okyanus değildi, aksine Proto-Tetis (İnfrakambriyen-Karbonifer), Paleo-Tetis (Ordovisiyen-Jura) ve Neo-Tetis (Permiyen-Paleosen) olmak üzere en azından üç okyanus havzası gelişmişti. Tetis’in bu birbirini izleyen gelişimi, kıta parçalarının zincirleme olarak Gondwana kenarından parçalanarak uzaklaşması ve eski-Asya kıtasına eklenmek üzere kuzeye doğru sürüklenmesiyle gerçekleşmiştir. Her bir Tetis okyanusunun açılması Ortadoğu’da İnfrakambriyen (Edikaran-Kambriyen geçiş periyodu) Ordovisiyen, daha sonra Permiyen döneminde kıtasal riftleri meydana getiren gerilme tektoniğinin eşliğinde olmuştur. Bu rift havzaları, bölgedeki petrol oluşumu için uygun yerler olarak kabul edilir.

TETİS OKYANUSUNUN BÜYÜK MİRASI

Paleozoyik sonunda Gondwana, Lavrasya (Avrupa+Asya) ile birleşerek en büyük süperkıta, Pangea’yı oluşturdu. Bu sırada Proto-Tetis de kapandı ve Neo-Tetis açılmaya başladı. Geç Kretase’de, Neo-Tetis okyanusu, eski-Asya’nın güney kenarının altına (Anadolu-İran-Tibet kenarı boyunca) dalmaya başlamış ve Eosen’de okyanus tamamen ortadan kayboluncaya kadar boyutu daralmış ve yerini yükselen Bitlis-Zagros-Himalaya dağları önünde gelişen bir önülke havzasına bırakmıştır.


Orta Doğu petrolünün %70 den fazlası Jura-Kretase sedimanlarından (Fanerozoyik devrinin %30 dan azına karşılık gelmekte) üretilmektedir. Bu zengin kaynak kayaçlarını açıklamak için Jura ve Kretase dönemindeki Neo-Tetis şelfinin genişliğini ve konumunu dikkate almamız gerekir. Neo-Tetis o dönemde sıcak, organikçe zengin Ekvator’a yakın konumda bulunmaktaydı; Şelf 2000-3000 km lik bir genişliğe ve en az onun iki katı bir uzunluğa sahipti.

KÜRESEL ISINMA DA DEVREDE

125-85 MY arasında şiddetli bir küresel ısınma dönemi olduğunu göstermektedir. Bu olgu, orta-geç Kretase dönemindeki en yüksek deniz seviyesinin kanıtı olan istifle örtüşmektedir. Sıcak iklim, yükselmiş konumlu denizlerin ve okyanusların azot, fosfor ve karbon içeriklerindeki artışlar, o dönemde çökelen denizel sedimanların organik açıdan zenginleşmesinde başlıca bir etken olmuş, bu da dolayısıyla plankton popülasyonlarında ölçülemeyecek kadar çok bir yayılmaya yol açmıştır. Bu olaylardan en çok Neo-Tetis faydalanmış, ayrıca Orta Doğu doğru zamanda doğru konumda olmuştur.

Orta Doğu’nun Mesozoyik karbonatlarını iki gruba ayrılmıştır: 

Birinci grup 30 ile 100 metre arasında değişen kalınlıkta tekrarlanmalı (”katlı pastalar”) karbonat yokuşları (kırıntılı killi tabakalarla karışık) kırıntılılar havzaya getirildiğinde deniz çekilmeleri (regresyon) sırasında çökelmiştir. 

İkinci grup Deniz ilerlemesi (transgresyon) koşulları altında çökelmiş olan platform karbonatları veya ayrımlaşmış şelf karbonatı, ayrımlaşma karbonat-evaporit platformlarından yüksek enerjili kıyılarla ayrılmış oksijensizliğe mahkum (sediman eksikliği) havzalarla belirlenir.

Petrol açısından verimli/zengin kaynak kayaçlar ikinci gruba dahildir. 

Orta Doğu’nun kireçtaşı ve dolomit rezervuarları oldukça iyi geçirgenliğe ve gözeneğe sahiptir. Birincil gözeneklilik, Orta Doğu’da oldukça geniş yayılımlı Üst Jura yaşlı Arab Formasyonu gibi pakettaşları ve tanetaşlarında iyi korunmuştur. Dünya’nın en büyük petrol sahası olan Suudi Arabistan’ın Ghawar sahasındaki Arap Formasyonu’nun iki verimli üyesi (C ve D ZONU), sırasıyla 30 m ve 80 m kalınlığa ve % 20 gözenekliliğe sahiptir.

Birleşik Arap Emirliği’nde aynı formasyonun kalınlığı 130 ile 240 m ve gözenekliliği ise % 10-30 arasında değişmektedir. Buna ek olarak, Zagros deformasyonu, kalınlıkları 120-480 m arasında değişen ve %8-24 lük bir gözenekliliğe sahip doğu Irak’taki (Jerribe Formasyonu) ve GB İran’daki Oligosen-Miyosen kireçtaşları (Asmari Formasyonu) gibi, özellikle çimentolu kireçtaşlarında geçirgenliği artırıcı çatlak/kırık ağları oluşturmuştur. 

YÜZYILLIK KOMPLO: TÜRKİYE PETROLLERİ

Orta Doğu’ya hep komşu olan Türkiye’nin petrol ve doğalgaz enerji kaynakları açısından potansiyeli
daima tartışılmıştır. Yeterli teknik/bilimsel bilgiye sahip olmayan toplum tarafından değişik komplo senaryoları üretilerek, bu doğal enerji kaynakları “yeterince araştırılmıyor” ya da “bulunan petrol/doğalgaz üret(tir)ilmiyor” şeklinde yorumlanmıştır.

Türkiye anakarasında, kısıtlı da olsa petrol ve doğalgaz açısından potansiyel bazı sahalar bulunmasına rağmen, Orta Doğu kadar verimli olmamasının başlıca nedeni, genellikle son 65 milyon yıldan bu yana Türkiye ve yakın dolayını da şekillendiren jeolojik süreçlerden kaynaklanmaktadır. 

Özellikle son 5 milyon yıldan bu yana Arap-Anadolu plakalarının tıpkı “kafa kafaya” çarpışması şeklinde gelişen genç jeodinamik olaylar, Türkiye’nin kıvrımlı ve kırıklı bir yapı kazanmasına neden olmasının yanı sıra, fiziki coğrafyasının da şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır.

Yer kabuğundaki bu türden genç jeodinamik olaylar, potansiyel bölgelerdeki petrol ve doğalgazın oluşumu, göçü ve içinde birikebileceği jeolojik formasyon ve yapıların oluşması için belirli bir aşamaya kadar olumlu katkı koyarken, bu süreçlerin durmaksızın devam etmesi halinde de, bölgenin petrol sisteminin olumsuz etkilenmesine de neden olabilmektedir. Türkiye’nin, özellikle GD Anadolu bölgesinin son 5 milyon yılda yaşamış olduğu bu genç kabuksal deformasyon, bölgenin petrol sistemini olumlu etkilediği aşamasını çoktan aşmış ve olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.

 
harita link : http://www.guneyyildizi.com.tr/en/oil-gas-in-turkey/

Orta Doğu’da Petrol Neden Bu Kadar Çok?

Haziran 2017 itibari ile ortaya çıkan "Katar Krizi" ile yıllardır süre gelen bir Orta Doğu klişesi yine tekrarlandı: ORTA DOĞ...